HELAL TIBBİ ÜRÜNLER ÜRETMEK İÇİN DAHA FAZLA ÇABAYA İHTİYAÇ VAR.

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Bugün, Toplum için helal farmasötik ve tıbbi ürünler üretmek Müslümanların temel görevlerinden biri olmalıdır. Müslümanlar sağlık ürünleri ve ilaç endüstrisinde yer almak istiyorlarsa ülkelerinin kaynaklarını tam olarak kullanmak zorundadırlar. Aynı zamanda, helal tıbbi ürünler geliştirecek bilgiye sahip değillerse, kendilerini daha rekabetçi hale getirmek için bu bilgiyi de elde edinmenin yollarını aramalıdırlar.

Bize göre Türkiye, biyo-teknoloji endüstrisini daha da geliştirmek için ‘muazzam bir potansiyele’ sahip bir ülke konumundadır.

“Çeşitli amaçlar için kullanılabilecek genler bakımından en zengin ülkeler arasındayız. Bu yüzden bunu kendimiz yapmazsak, başkaları gelip geliştirebilecekleri şeylerden bazılarını alabilirler. Bu yüzden bu ülkedeki kaynakları biz kullanmalıyız. Bunun için, biyo-teknoloji ve ilaç endüstrisini teşvik etmeliyiz, çünkü ülkemiz için çok önemli bir başka zenginlik kaynağıdır.1986’dan bu yana 34 yıldır helal sağlık ürünleri ve ilaçların ülkemizde üretiminin elzem olduğunu vurgulamaya çalışıyoruz.

Müslümanlar helal ve haram meseleleri konusunda çok titiz olmaları gerekir, bu nedenle eğer endüstri onlara şüpheli olmayan ürünler sağlayabilirse, bunu öncelikle yapmalıdırlar. Birçoğu bu yükümlülüğü, topluma fayda sağlayacak bir ibadet veya eylem olarak ferdu kifaye olarak adlandırabilir.

Müslümanların da endüstrinin sunduğu helal ürünleri tüketmeleri gerektiğini söylüyoruz. Ürün mevcut olmadığında, kapsülün veya tüketilecek ilacın helal olup olmadığını sorgulamalıyız, ama çoğu müslüman ölüm korkusunu bahane ederek bunu yapmıyor.

İslam, bize hayatın önemli olduğunu, ancak acil bir durumda ya da zarurette, bir yaşam ya da ölüm seçimi ile karşı karşıya kalındığında, yenecek veya içilecek bir maddenin zaruret miktarında helal haram ayırımı yapmadan tüketmeye izin veriyor. Bazı ulema bu iznin ilaçlara da uygulanabileceğinini bildiriyor. Ancak,bazı insanlar “Önemli olan hayatımızdır,” diyerek, helal alternatiflerin araştırılıp, varsa tercih edilmesi gerektiğini bilmek istemiyor.

Müslümanların helal ürünler üretme sorumluluğuna sahip olduklarını söylerken, tüketiciler buna karşılık, onları satın alarak sektörü desteklemelidir. Türkiye henüz helal ürünler üretmek için tam kapasiteye sahip olmayabilir, ancak kişi bu konuda çok güçlü hissediyorsa, bilgiyi elde etmek sorumluluğundadır. “Öğrenin ve bir fabrika açın,” yolunda teşvik edici olmalıyız.

Türkiye’nin helal standartlarının dünya çapında kabul edilmesini sağlamak için, helal ürünleri tanımlarken ‘Helal ve Tayyib ürün’ olarak tanımlanması gerektiği hususu önemlidir. “Yiyecek veya sağlık ürününün İslami bir şekilde, hem helal ve hem tayyib(sağlıklı) olarak hazırlandığını açıklamalıyız. Gayrimüslimlerin bunu kabul etmekte hiçbir problemleri yok. Bu nedenle bütün insanlar alacaktır. Aslında, İslami ürün üretmek isteyen pek çok gayrimüslim firma patronları bulunmaktadır. Helal veya haram sorunu, gayrimüslimler için ortaya çıkmaz, çünkü bu sadece Müslüman müşteriler için bir endişe kaynağıdır. Bu nedenle helal ürünler üretilirse, gayrimüslim pazarda kaybetmeyeceği, ancak Müslüman pazarının güvenini kazanacağı için üreticiye fayda sağlayacaktır.

Türkiye’de helal ilaç ürünlerini başarıyla üreten ve pazarlayan ne yazık ki bir şirket dahi yoktur . Malezya’da, başta bazı aşılar olmak üzere bazı helal sağlık ürününü başarıyla üreten birkaç şirket olmasına ragmen onlar da Müslüman ülkeler arasında bir ticareti gerçekleştirememiştir.

Helal farmasötik ürünlere olan talep artmaktadır, çünkü tüm dünyada Müslümanlar arasında artan farkındalık, ilaç ve farmasötik ürünlerde jelatin ve diğer helal olmayan içeriklerin kullanımı konusunda büyümektedir. Nasıl Müslümanlar helalin sadece gıda maddelerinden değil, daha fazlasını kapsadığını fark etmeye başlıyorlar. çeşitli şekillerde daha fazla helal gıda talep etmeye başlarlarsa, helalin sadece gıda maddelerinden değil, daha fazlasını kapsadığını fark etmeye başlıyorlar.

Pazarda helal farmasötik ve tıbbi ürünlerin tedarikini sağlamak Müslümanların sorumluluğudur. Endüstri, üretim araçlarına sahip olduğunu göstermiştir. Dünya Müslüman nüfusunun talebinin karşılanması sadece daha büyük ölçekte yapılması meselesidir. Bu konuda Türkiye ümmet adına öncülük yapma sorumluluğu ve imkânına sahip bir ülke konumundadır.